| tanıtım |
Hannah Baker
ölmeden önce birkaç kaset doldurmuştu. İntiharının nedeni olarak gördüğü
kişilerin adları bu kasetlerde gizliydi. ClayJensen, Hannah'nın doldurduğu
kasetlerle ilgili hiçbir şeye karışmak istemiyordu. Hannah ölmüştü. Sırları da
onunla birlikte gömülmeliydi. Ancak Hannah'nın sesi, Clay'e kasetlerde onun da
adının geçtiğini söyledi. Clay gece boyunca kasetleri dinledi. ... Öğrendiği
şey, hayatını sonsuza dek değiştirecekti. ClayJensen'ın ilk aşkının son sözleri.
---
Herkese merhaba! Uzun zamandır yorum
giremiyorum ki zaten kitap da okuyamıyorum. Vaktim olmadığından değil aslında
ama canımın bir şeyler yapası yok hiç. Neyse böyle sıkıcı konulardan bahsetmek
istemiyorum. Umarım en kısa zamanda eskisi gibi kitap okumaya geri dönebilirim.
| yorum |
Bu kitap hakkından ne kadar yorum
yapabilirim bilmiyorum. Duygularımı doğru ifade edebilecek miyim, onu hiç
bilmiyorum. Yine de bir şeyler yazmak istiyorum. Yazıp onu bu satırlara
bırakarak zihnimden atmak istiyorum.
Öncelikle bu kitabı daha önce
okumadığım için kendime biraz kızıyorum. 2007 yılında çıkmış bir kitap, dilimize
ise 2014’te çevrilmiş. 2015’in son aylarında olduğumuzu düşünürsek 2 yıl geç
kalmışım bu kitaba.
Arka kapak yazısı gayet açık, kitaptan
ne beklemeniz gerektiğini biliyorsunuz. Ama yine de okurken boşluğa düşmediğimi
söylersem yalan söylemiş olurum.
Hannah, intihar etmeden önce buna
sebep olan 13 kişi hakkında kasetler doldurmuş ve biz kitabı okurken artık
Hannah sadece kasetlerde yaşıyor.
Clay, biz kitabı okurken kasetleri
dinleyen karakterimiz.
Birinin yaşamaktan vazgeçmesine sebep
olmak… Bana kalırsa oldukça ürkütücü bir durum. Belki sen o an ne olduğunu
bilmiyorsun, ne söylediğine dikkat etmiyorsun ama karşındaki insan içinde hayat
mücadelesi veriyor. Her gün bir umut ışığı arıyor ve en sonunda vazgeçiyor. Peki,
vazgeçiş o kadar kolay mı?
İtiraf edelim çoğumuz bazen böyle bir
boşluğa düşüyoruz. Ben düşüyorum en azından. Kitap okuyup yeni kitaplar
almaktan bile vazgeçtiğim zamanlar genelde kendimi boşlukta hissettiğim
zamanlar oluyor. Sonra geçiyor, gidiyor. Yine geliyor, yine gidiyor…
Oldukça etkileyici bir kitap.
Kaldıramayacağını düşünen varsa asla okumaya cesaret etmesin. Ben genelde
yazılan mektuplar ya da bırakılan notları içeren kitapları okumaktan
hoşlanabiliyorum. Her zaman bana kattıkları şeylerin olumlu olduğunu düşünürüm
ve Ölmek İçin On Üç Sebep’te de durum farklı olmadı.
Yazarın ilk kitabıymış, ortaya güzel
ve düşündürücü bir roman çıkarmış. Okuyan çoğu kişi etkilenmiştir bence.
Son olarak bir şeyler yazıp bu yorumu
bitirmek istiyorum.
Söylediğimiz kısacık bir cümlenin ya
da söyleyemediğimiz bir “Merhaba”nın etkilerini düşünmeli, gülümsemek isteyip
de bunu bile yapmaktan çekindiğimiz zamanların değerini daha iyi bilmemiz
gerek. Hayat bir şeylerden vazgeçmek için fazla değerli. Geri dönüşü olmayan
bir yola girmeden önce daha dikkatli olmalıyız. Hem kendimize, hem de çevremize…
“Olup bitenleri ara sıra unutabilseydim, hepimiz biraz
daha mutlu olurduk.”
Eğer dinlemek isterseniz diye buraya
bir şarkı bırakıyorum. Ben kitabı okurken sürekli bu şarkıyı dinledim.
Dinlendirici bir şarkı ve okurken uygun olduğunu düşünmüştüm ve sonra altyazılı
halini izleyince biraz da olsa kitapla ilişkili olduğunu düşünüyorum. Bir
dinleyin, bence bir şey kaybetmezsiniz.
Kendinize çok çok iyi bakmanız
dileğiyle. Umarım kısa zaman içinde yeni yorumlarla görüşebiliriz. ^^
4/5
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder