15 Ekim 2015 Perşembe

Meleklerin Kanı (Guild Hunter #1) - Nalini Singh | YORUM

 
| tanıtım |
 
New York Times çoksatan yazarı Nalini Singh, Lonca Avcısı serisinin bu ilk kitabında okuru güzelliğin ve kana susamışlığın hüküm sürdüğü ve meleklerin her şeyin hakimi olduğu bir dünyayla tanıştırıyor.

Tehlikeli bir yakışıklılığa sahip olan New York Başmeleği Raphael, vampir avcısı Elena Deveraux'ya bir iş teklif etmişti. Ancak Elena'nın bu sefer peşine düşmesi gereken yolunu şaşıran bir vampir değil, çok daha tehlikeli, çok daha deli bir avdı.

Avının peşinde Elena bir yandan hızla tutkunun eşiğine sürüklenirken, bir yandan da hayatı için mücadele ediyordu ve hayatını kurtarsa bile Raphael'in baştan çıkaran dokunuşlarına yenik düşmesi kaçınılmazdı. Çünkü başmeleklerin oyunu söz konusu olduğunda ölümlülerin hiç şansı yoktu...
~~~
 
Merhaba! Nasılsınız?
Ben fena sayılmam. Okuldan döndüm, kahvemi aldım ve bilgisayarın başına geçtim. Bu üniversite hayatı çok zormuş yahu.
 
Sabah erkenden kalktım ve Meleklerin Kanı'nı bitirdim. Sonrasında bilgisayar dersine girip Bayan Peregrine'e başlayınca kitap az kalsın tarih oluyordu diğerlerinin arasında. Bugünlerde canım böyle uzun uzun yorum yazmak da istemiyor. Neyse, başlayalım bakalım.
 
| yorum |
 
Öncelikle kitabın bu süper ötesi cildinden bahsetmek istiyorum. Kapak bir harika, gel beni oku diyor resmen. Üzerindeki ve içindeki tüy detayları çok güzel bence. Melekleri sevince insan tüyler falan da oldukça çekici geliyor. :D
 
Kitabın konusunu genel olarak sevdim. Okumaya başladığımda aslında tam olarak böyle bir şeyler beklemediğimi fark ettim. İçerik olarak yani. Şimdiye kadar okuduğum melek temalı kitapların hep kendine has bir tarz vardı. Meleklerin Kanı da onlardan biri oldu sanırım.
 
Her bir bölgeyi -şehri- yöneten başmelekler var. Ve neredeyse devletin bile üstü bir konumdalar. Melekler vampir yaratabiliyor. Ki bana ilginç gelen kısmı da bu. İki farklı tür, biri diğerini var ediyor. Oldukça garip bence.
...
 
Elena; dik başlı, lafını sözünü kimseden sakınmayan, cesaretli biri. Ve biraz da ağzı bozuk bence. :D Hal ve hareketlerinde beni sinir edecek kadar kötü şeyler gözüme çarpmadı açıkçası.
Arkadaşları ile iyi anlaşıyor ve daima birbirlerinin arkasını kolluyorlar. Ailesi ile bazı problemleri olsa da onları korumak isteyecek kadar düşünceli biri Elena aynı zamanda. Daha ne olsun, melek gibi kız. :D
 
Raphael... Kitabımızın biricik başmeleği. Yakışıklı, havalı... Buraya kısaca bütün güzel özellikler onda mevcut da yazabilirim aslında. :D Kanatlarına da aşık olmuş bulunmaktayım.
Ayrıca otoriter ve sahiplenici bir kişiliği var. Ölümsüzlük doğru bulmadığım bir şey olsa da eminim ona çok yakışıyordur. Kendisini sevdim ama ölüp biteceğim bir karakter olmadı.
 
Elena ve Raphael ikilisini sevdim. Yani tam olarak değil aslında. Buna karar vermeden önce önümüzdeki ay çıkacak olan serinin devam kitabı Başmeleğin Öpücüğü'nü okumam şart. Sonra tekrar düşünülebilir.
...
 
Kitap oldukça akıcı ilerliyor. Yazarın anlatım tarzında falan açıkçası çok da özel bir şey bulamadım. Gerçi akıcı bir şekilde yazmış olması bile büyük bir başarı.
 
Gelelim kitabımızın sonuna... Açıkçası Elena ile ilgili bir değişiklik olacağı belliydi ama ne olacaktı. Vampir mi, melek mi ya da başka bir şey mi?
"Melekler vampir yaratabilir ama melek yaratamaz." Bu kitabın içinden bir cümle tam olarak böyle mi bilmiyorum ama buna çok yakın bir cümle.
Sonu beni heyecanlandırmadı ama başka ne olacaktı ki. İkinci kitabın daha tatmin edici olacağını düşünüyorum.
 
Kitaba 4 puan verdim. Aslında 5 vermeyi isterim ama onu Başmeleğin Öpücüğü'ne saklıyorum. :D
 
Benden bu kadar.
Kendinize iyi bakın.
Bir dahaki yorumda görüşmek dileğiyle. ^^
 
4/5


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder