28 Eylül 2015 Pazartesi

Çirkin Aşk - Colleen Hoover | YORUM



Tanıtım
Tate Collins havayolu pilotu Miles Archer'la tanıştığında, bunun ilk görüşte aşk olduğunu düşünmez. Birbirlerini arkadaş olarak görecek kadar bile iletişim kurmazlar. Tate ve Miles'ın tek ortak noktası birbirlerine karşı inkâr edilemez bir çekim hissetmeleridir. Tutkularını açıkça ortaya koyduklarında, kusursuz bir planları olduğunu anlarlar. Genç adam aşk peşinde değildir, genç kadının ise aşka ayıracak vakti yoktur, geriye sadece seks kalır. Tate, Miles'ın ona sunduğu iki kurala uyduğu sürece anlaşmaları şaşırtıcı bir şekilde sorunsuz olacaktır.

Asla geçmişim hakkında soru sorma. Bir gelecek bekleme. İdare edebileceklerini düşünürler, ama çok geçmeden bunun hiç de kolay olmadığını anlarlar.

Kalplere sızılıyor.
Sözler bozuluyor.
Kurallar çiğneniyor.
Aşk çirkinleşiyor.

***
Merhaba! Yine bir kitap yorumuyla buradayım.

Colleen Hoover'ın daha önce sadece Umutsuz kitabını okumuştum. Zaten ülkemizde bir de Çarpılma çıktı. Ve kısa bir süre önce Çirkin Aşk dilimize tercüme edildi. Film çıkmadan okumak lazım dedim ve bitti bile. :)

Kitabımızın arka kapak yazısı gayet açık. Tate bir hemşire ve hem okuyup hem çalışmak için bir süre pilot olan abisi Corbin'in yayına taşınıyor. Miles ise Corbin'in pilot arkadaşı ve karşı dairesinde oturuyor.

Burada kısacık da olsa Umutsuz'dan da bahsetmek istiyorum. Yorumumu yaparken bolca isminin geçeceğinden eminim. İster istemez karşılaştırıyor insan.
Umutsuz'da beni etkileyen tek şey Sky'ın geçmişi olmuştu. Tam bu normal bir YA derken kitap birden U dönüşü yaparak farklı bir yere gitmeye başlamıştı. Hope-less hiç bu kadar anlamlı bir kelime olmamıştı benim için. İnsan durup düşününce tek bir insanın 3 farklı kadının hayatını nasıl da yerle bir etmiş olduğunu idrak edemiyor. Nasıl olur diyorsunuz, bir insan nasıl böyle biri haline gelebilir, hangi düşünce ona bu yaptığının doğru olduğunu kabul ettirebilir. Evet, bu bir kitaptı ama karşılaşmadığımız ne insanlar var. Gerçekten fazlasıyla üzücü.

Şimdi gelelim karakterlerimize...
Açıkçası kitabı bitireli dolu dolu bir gün olmasına rağmen hala karakterleri sevip sevmediğimi anlayabilmiş değilim.

"Birinden hoşlanmaya başlayan biri için durum böyleydi. Hiçbir yerdeydi, sonra birden her yerdeydi, istesem de istemesem de."

Tate, inanmak istemediğim bir karakter oldu. Onun ağzından yazılan kısımları okurken keyif alamadım. Çok basit, yalın geldi. Aşk gerçekten insana böyle şeyler yaptırmamalı diye düşünüyorum. Sonucunda belki istediği şeye ulaşmış olabilir ama çektiği acılar... Bilmiyorum, bu asla kabul edemeyeceğim bir konu.

Miles... Ben sanırım sadece 18 yaşındaki Miles'ı sevdim. Onun geçmişini sevdim. Yani Çirkin Aşk'ta da Umutsuz'da olduğu gibi beni etkileyen şey geçmiş oldu. 6 yıl önceki Miles olmasa bu kitabı birazcık bile sevemezdim sanırım. Yaşadığı olay her insanın kaldıracağı türden bir olay değil. Katlanması çok zor acılar vardır ve siz onları bir daha yaşamamak için güzel olan her şeyden fedakarlık edebilirsiniz. Miles'ın yaptığı da böyle bir şeydi bence.

Tate'in abisi Corbin klasik korumacı bir abiydi. Onun hakkında söyleyebileceğim pek bir şey yok.
Kitapta Miles'ın geçmişini bilen iki kişi vardı. Biri eski arkadaşı ve şu anda pilot olan Ian. İsminin az geçmesine rağmen kendini sevdiren türden bir karakterdi. Diğeri ise yaşlı Kap amca. Niye amca dedim bilmiyorum, içimden geldi sanırım. Hemen ondan bir alıntı gelsin o zaman. ^^

"Geçmişle yüzleşmenin seni korkuttuğunu biliyorum. Bu herkesi korkutur. Ama bazen bunu kendimiz için yapmayız. Kendimizden daha çok sevdiğimiz insanlar için yaparız."

Bu kitaptaki bütün mesele çirkin ve güzel aşk... Güzel olan kısmı daima mutlu olduğun, acı çekmediğin hali. Çirkin olan kısmı ise acılarla, yüzleşmen gereken gerçeklerle dolu. Çirkin aşk ile yüzleşen biri, güzel aşkı yaşamak için tekrar aynı riskleri göze alamaz. Miles yaşadığı olaylardan dolayı mutluluğu hak etmediğini düşünen bir karakterdi. Sonra Tate geldi ve Miles geçmişi ile yüzleşmek zorunda kaldı. Acısı dinmedi sadece hafifledi. Veee MUTLU SON! (Spoiler vermeden bu kadar anlatabildi. :D )

İşte böyle bir kitap. Mutlu sonlardan hoşlanmayan ben pek tatmin olmadım. Beğensem mi beğenmesem mi hala karar verebilmiş değilim Ama Miles'ın geçmişi ile yüzleştiği sayfalarda kitabı tekrar tekrar kapadığım gerçeğini de belirtmem gerek. İçimi ağır bir şey oturdu ve okumama engel oldu. Colleen'ın en iyi başardığı şey bu bence.

Ayrıca Colleen Hoover klişe cümleleri farklılaştırmayı çok seviyor olsa gerek ki hem Umutsuz kitabında hem de Çirkin Aşk kitabımda dikkatimi çeken bazı cümleler oldu.
Yanlış hatırlamıyorsam Umutsuz'da Holder "Seni seviyorum." yerine "Seni yaşıyorum." demişti. Etkileyici. O zaman hoşuma gitmişti.
Çirkin Aşk'ta ise Miles "Sana aşık olmadım, sana uçtum." dedi. Hımm, yorum yok. Ve birde aklımda kalan "Seni ölümüne seviyorum." yerine "Seni yaşamına seviyorum." gibi bir düşüncesini okuduk. Yine yorum yok. Sadece dikkatimi çok fazla çektiği için yazmak istedim.

Bitti. Benden bu kadar. Kendinize iyi bakın. ^^

NOT: Yazıyı düzenlerken fark ettim. Daha önce kapağın niye böyle mavili, sulu, kabarcıklı bir şey olduğunu anlamamıştım ve anlamsız bulmuştum. Artık anladım ve eğer doğru anladıysam bana göre olabilecek en anlamlı kapak olmuş kitap için.

DİPNOT: Bilenler bilir kitabımızın filmi çıkacak. Aklınız varsa fragmanı izlemeyin. Önce fragmanı izleseydim bu kitap şu an kitaplığımda olmazdı.

4/5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder